Merhaba gençler,
Gençler diyorum çünkü sitenizde benden yaşlısı olduğunu sanmıyorum. Bugüne bugün tam altmış altı buçuk yaşımdayım. “Ah, teyzeciğim, ne işin var burada, bu yaşta?” demeyin. Demeyin canlarım, demeyin. Örgüyle ilgili birikimlerimi gözüm gördüğü, elim erdiğince sizlerle paylaşmaya geldim. Bilseydim böyle internetti, sosyal medyaydı, yok efendim, sitelerdi filan olacağını yaptığım her işin fotosunu çeker saklardım bir köşede. Bilemedim, onun için de becerebildiğim kadarıyla yetineceksiniz artık. Dantel perdeler, avizeler, masa örtüleri, enva-i çeşit el işleri mazinin ara sokaklarında kaldı artık. Bir kısmı belki hâlâ dost sandıklarındadır; kim bilir?
50-80 yaş arasını orta yaş sayıyormuş artık tıp dünyası. Aman, duyunca ben bir sevin, bir sevin! O sevincin heyecanıyla benim tansiyon bir sapıt! Kendime gelince bir saat güldüm halime.
Ah, güzellikler, beden ve ruh sağlıklıysa gençsindir. Hastaysan istersen çocuk ol, ergen ol, dünya zindandır; nenenden dedenden de yaşlısındır. Onun için kendinize iyi bakın, her şeyi dert etmeyin. Biliyorum, zor ama hem kendiniz hem evlatlarınız, sevdikleriniz için bir deneyin.
Konu derin, konu wayuu örgü kadar zor, haroşa kadar dalgalı, lastik kadar esnek, düzüyle tersiyle hayatı sihirli halkaya ama bazen de sık iğneye döndüren bir konu. Ve biliyorum ki, buradaki konumuz bu değil. Yarından itibaren yazılarım örgü üstüne olacak, söz. Hani, arada bir iki cümle de edersem ondan bundan, kusura bakmayacaksınız artık. “Canım yaaa” deyip geçiverin işte.
Sevgiyle kalın canlar…